top of page

Dorian Gray’in Şeysi...

Oscar Wilde’ın ünlü romanı... The Picture of Dorian Gray...

Lise yıllarında İngilizce dersini geçebilmek için okumuştuk. İçerik açsından o yaşlarda okumak için fazla ağır olduğunu aslında bu yaşımda anlıyorum. Gerçi o yaşlarda hangi roman olursa olsun o onu söyledi bu bunu söyledi, falanca geldi filanca gitti çerçevesinde anlayıp yazılanların içerisindeki psikolojik ve felsefi göndermeleri görmek mümkün olmuyordu. Ama yine de Dorian Gray’in şeysi kâbus gibi bir kitaptı...

Henry-Dorian-Basil üçlemesi tam bir Freudyen Id-Ego-Super Ego üçlemesi. Dürtüler, erdemler ve ikisi arasında koşturup duran benlik analojisi... Lord Henry’nin Dorian Gray’i zevk-i sefâ alemine soktuktan sonra evli olduğu için yapamadıkları için de onu gazlaması, Basil’in sürekli erdemli hayattan bahsederken Onun da Dorian’a göz koyması, Dorian Gray desen o gizemli büyünün koruması altında olduğunu anlayınca insan canına kıymaya varana kadar ipini koparması...


Nietsche benzer bir analojiyi yaparken yunan mitolojisini kullanarak duygusal, sanatsal ve haz peşinde olan yanımızı şarap tanrısı Dionysus ile temsil ederken, mantıksal, bilimsel düşünen ve bununla kendini ulvileştiren yönümüzü ise güneş tanrısı Apollo ile temsil ediyor ve mutluluk için ikisi arasında bir denge olması gerektiğini söylüyor.


Kitabın Özeti

Kitabı okumamış olanlar için kısa bir özet: Zengin bir ailenin vârisi olan genç ve yakışıklı Dorian Gray, arkadaşı ressam Basil’in kendisine hediye ettiği portresine bakarken, bir diğer dostu Lord Henrysen yaşlanacaksın ve bu tablo böyle güzel kalacak” sözleriyle Dorian Gray’in portreye bakarken “bu tablo yaşlanırken ben genç kalmak için ruhumu bile verirdim” der ve dileği gerçekleşir. Dorian Gray her türlü çirkef ve câni bir yaşam sürerken, genç ve güzel yüzünde ne bir yaşlanma ne de bir nedamet belirtisi yıllarca görülmez. Tâ ki bir gün tabloyu kendi eliyle parçalayınca, yerde yatan cansız ve yaşlı bedenini buldukları âna kadar.


BBC’de kitabın bir parodisini izlemiştim. Bu sefer herkes şişmanlarken Dorian Gray pasta börek önüne ne gelirse götürmesine rağmen hiç şişmanlamıyordu çünkü onun yerine sihirli tablosu şişmanlıyordu :)


Hoş geldin 2022...


Doğum günlerimizde 1 yıl yaşlandığımızı hissettiğimiz yetmiyormuş gibi yılbaşlarında da aynı his geliyor. Ama ben şahsen 15 yıl kadar önce sağlıklı beslenmeye başladığımdan beri yaşlanma ve yıpranma sürecimin yavaşladığını söyleyebilirim. Eğer evinizde sizin yerinize şişmanlayan sihirli bir tablonuz yoksa 2022’de size bol detokslu gıdalar diliyorum. (Hayır, sağlıklı gıda maruldan ibaret değildir!)


İnternette gezinirken, toprağı bol olsun, Oscar Wilde’ın el yazısından bir Dorian Gray sayfasına denk geldim. Üzerinde Chapter Four – 4ncü bölüm yazıyor ama kitap basılırken o bölüm 5nci bölüm olmuş aslında. Burada Sibyl Vane annesine koşarak, “Anne Anne Çok Mutluyum!” diyor.

Mother Mother I am so happy!

Annesi ile konuşmanın içerisinde de şu cümleyi sarfediyor: “Love is more than money - Sevgi, paradan daha değerlidir.


Öyle midir? Öyle olmalıdır. Belki de değildir. Ama öyle olmalıdır. Düşüncelerinizi yoruma yazabilirsiniz!



Amacım Dorian Gray’in Portresi hakkında merak uyandırmak ve kitabı edinip okumanıza vesile olmak idi ama kitabı yeni yıla neden mi bağladım? Aslında bu yazı yarım kalmıştı da bitirmek bugüne nasip oldu :)



コメント


IMG_20211002_202001_120.webp

Merhaba! Bu yazıyı okumayı tercih ettiğin için teşekkürler!

Yazıyı beğendiysen umarım kendi sosyal medyanda da paylaş! Kendi yorum ve fikirlerini bana iletmek istersen sayfanın altındaki formu kullanabilirsin!

Yeni yazılar sıcak sıcak bana gelsin dersen:

Bize katıldığın için teşekkürler!

  • Siyah YouTube Simgesi
  • Instagram
  • Siyah LinkedIn Simge

Düşüncelerini benimle paylaş!

Teşekkürler!

© 2023 by Turning Heads. Proudly created with Wix.com

bottom of page